Girişimcilik yaparak yolculuğum başladıktan sonra sürekli öğrenme faaliyeti hayatımda hiç bitmedi. Yolculuk boyunca sürekli yeni beceriler kazanmak için farklı deneyimler yaşadım. 10 yıllık iş hayatı deneyimi sonucunda elde ettiğim kazanımları çok güzel şekilde anlatan, üstadımız İnanç Ayar ile de podcast leri sayesinde tanıştım. 24. podcast’inde geçen ortaklık kurmanın en önemli değerlendirme aşamasını “İyi Ortak Seçmek için 8 Taktik” başlıklı podcast’ten notlar alarak bu konuda bir yazı yazmaya karar verdim.
Öncelikle bugüne kadar hiç ortaklık kurmadan tek başıma işler yaptığımı ifade ederek başlamak istiyorum. Tek kişilik bir girişimin artıları da var eksikleri de… Hiç ortaklık yapmayan birisi ortaklık üzerine yazabilir mi? Evet yazabilir. Çünkü iyi bir ortak nasıl olmalıdır konusunu da yaşadığı zorluklardan çıkarımlarla çok da iyi tanımlayabilir. Önce bu konuya biraz değineyim daha sonra “Neden ortaklık?” konusunu detaylıca paylaşabilirim. İş hayatımda ortaklık kurmadım ancak birçok firmayla ortak işler yaptım ve proje çalışmaları yürüttüm.
Ortaksız tek başına olmanın en güzel tarafı karar alma mekanizmalarıdır. Çok rahat ve tartışmasız karar alma, hızlı karar mekanizmalarıyla işinize daha fazla hakim olabilirsiniz. Şirketin finansal yapısıyla ilgili bütün kararlarda özgür iradenizle risk alabilirsiniz.
Ortak iş yapmanın en güzel tarafı nedir derseniz; size, “iş paylaşımı” diyebilirim. Birlikte çalışmanın sinerjisi, size yapacağınız işte çok büyük bir kaldıraç olabilir. Başarılı yapılan iş paylaşımı ve farklı özelliklere sahip ortaklarla beraber yapılan iş sonucunda o girişimle ilgili çok hızlı sonuçlar da alınabilir. Yapılan girişimi yolculuk diye ifade edersek bu yolculuk boyunca hiç yalnız kalmamak ve takım arkadaşından destek almanın verdiği güven de bambaşkadır. Günümüzdeki tüm girişimlerin yoğun emeğe ihtiyaç duyduğunu kabul edersek ortaklık yapma fikri gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Katıldığım network programında 5 yıl iş hayatında olan insanların yaklaşık 2000 kişilik çevrelerinin olduğu matematiğini yapılırdı. Ne kadar ortak o kadar fazla da çevreye erişim imkanı demektir aynı zamanda!
Şimdi iyi bir ortağın olması gereken özelliklerini tanımlayan Ozan Dağdeviren’in sıraladığı 8 kritere +1 İnanç Ayar’dan gelen o tanımları size ileteyim.
1 – İyi bir ortağın kendisinin yaşam tarzı çok önemlidir. Burada tabi ki özel hayatından bahsetmiyoruz. Zaman-Enerji-Odaklandığı Konular-Finans şeklinde bir sıralama yapsak. Ortak adayımız kendi yaşam tarzıyla yapacağımız girişime enerji ayırabilecek mi? Bu girişim için yeterince zaman ayırabilecek mi? Odaklandığı konular arasında mı bu girişim? Finansal olarak bütçe ayırabilecek mi? Belki de en önemsiz kısmı budur kurulacak olan ortaklığın… Günümüz girişimleri paradan çok emek ve çalışmayı gerektiriyor çünkü. Girişim yapmak istediğiniz fikir çok değerli olabilir belki ama önemli olan o girişimin hayata geçirilirken ne derece iyi işlenebildiğidir. İcraat diyebileceğimiz kısım fikirden çok daha önemlidir.
2- İyi ortak problemleri paylaşır. Ortaklık yapılacak olan girişimde fikir ayrılıkları olabilir. Girişim yapılırken yolda karşılaşılan sorunlardaki yaklaşım problemi sahiplenmek mi? Ortak olmak istediğiniz arkadaşınız bu sorumluluğu taşıyor mu? Problemleri çözme yönünde sizinle aynı bakış açısına sahip mi?
3- İyi bir ortağın 1 konuda uzmanlığının olması gerekiyor. Bu durum ortaklıktaki ortağın belki de sermaye getirmesinden çok daha önemlidir. Ortak kendine has yetkinlikleriyle o ortaklık projesinde önemli bir konuda açığı kapatabiliyor mu? Ortağın bu özelliği o projede olmazsa olmaz işlerden birisi midir? İyi bir ortak bunlara ek projede çalışırken adalet duygusunun da çok peşinde koşmamalıdır. Ortaklıktaki kişilerin hepsi yapabileceğinin en iyisini yapmalıdır. O çalışıyor, bu çalışmıyor mantığını bir kenara koymak şarttır. Örneğin 4 kişilik bir ortaklıkta tüm işlerin % 25 paylaşılması gibi bir durum söz konusu olamaz. Kaldı ki bu ölçümlenebilir birşey de değildir. O yüzden ortak kişilerin bu konuyu çok fazla kafalarına takmamaları ve çok fazla adalet peşinde koşmamaları gerekir.
4- İyi bir iş ortağı, iyi bir icrayı, dahiyane fikirden çok daha değerli bulur. Ortakların bu bilinçle işe başlaması o işte harcayacakları enerjiyi çok daha fazla yükseltir. Dünyanın en iyi ürününü ya da hizmetini üretiyor olabilirsiniz. Ancak bunu iyi işleyip, iyi sunamıyorsanız hiçbir anlam ifade etmeyecek ve hiçbir zaman başarıya ulaşamayacaksınızdır. Projenin boyutu ne olursa olsun emek sermayesinin bilincine vararak ortaklığa başlanmalıdır.
5- İyi bir ortak temel prensipte şirketteki tüm kararların kalitesini artırmaya çalışır. İlla dediğim olacak yerine, hep en doğrusu olsun diye mücadele eder. Haklı çıkmak yerine daha doğru iş kararlarına ulaşmaya çalışmak o ortaklık için çok daha faydalı olacaktır. HAKLI ÇIKMAKTAN VE ÇIKMAYA ÇALIŞMAKTAN VAZ-GEÇ!
6- İyi bir ortak seni dinler. Gerçekten dinler, miş gibi yapmaz. İyi dinleyiciler daha çok anlamaya çalıştığı için tartışmadan uzak güzel bir şirket kültürü oluşmuş olur.
7- İyi bir iş ortağı içsel motivasyona sahiptir. Geldik en önemli konulardan birisine. İçsel motivasyonu yükseltmek şirket çalışanları için bile çok zor konulardan birisidir. Sürekli motivasyon vererek iş yaptırmaya çalışmak oldukça yıpratıcıdır. Bu konuda çok deneyimliyim maalesef. Steve Jobs’ın da “Biz sadece zeki insanları işe alırız. Onların bize ne yapmamızı söylemeleri için” şeklinde çok güzel bir sözü vardır ki bu motivasyon konusuyla da doğrudan ilgilidir. “Güneşlenir gibi motivasyon beklenmez.” İyi ortağın bunlara ihtiyacı yoktur. Görev bilinci yüksektir. İttirilmeye kaktırılmaya ihtiyaç duymaz. Fikir konusunda da motivedir. Fikir gerçekleşsin diye üzerine düşen tüm görevleri layıkıyla yerine getirir.
8- İyi bir iş ortağı hayat boyu öğrenme yapar. Sürekli iş modellerinin değiştiği, sistemlerin ve ticaretin kurallarının sürekli değiştiği bir ortamda kendisini öğrenmeye kapatan bir insan makinedeki kırık dişliye benzer. O makinenin ahengini bozar ve çalışmasını durdurur. Öğrenmek ve kişinin kendisini yetiştirmesi ve geliştirmesi hiç bitmeyen bir süreç olmalıdır.
9- İyi bir ortak içsel kontrollü olmalıdır. Bu içsel kontrolden kastettiğimiz üstadımızın tanımıyla sorunun kaynağını dışarıda değil kendi içimizde aramaktır. Ortağımız başarısızlık durumunda kendisine pay çıkarıyor mu? Ben bunu nasıl olduramadım bunu başarmalıyım diyor mu? Yoksa etrafı suçluyor hep dış kaynaklardan mı dem vuruyor?
Yukarıdaki soruları tüm ortak adaylarınızı değerlendirirken tek tek kendinize sorarak cevaplandırmaya çalışın. O işle ilgili ortaklık olmalı mı, olmamalı mı sorusunun cevabını bu şekilde bulabileceğinize inanıyorum.
İnanç AYAR’a ve Ozan DAĞDEVİREN’e podcast için çok teşekkür ederim. İnanç AYAR’a ayrıca içerik üretmem konusunda sağladığı motivasyon için bir kez daha teşekkür ederim. Yaptığı işe değer katan insanlara saygım ve sevgim sonsuzdur.
Herkese sevgiler, selamlar,